Canım Alp'im,
Hafta sonu arkadaşımın nikahına katılmak için sen doğduğunda beri ilk defa sensiz ve/veya babansız seyahate çıktım. Ayrılmak o kadar zor geldi ki vedalaşırken boğaz düğümlenmesi ardından gelen göz dolmasını zar zor geldiği yere geri gönderdim. Bozcaada'ya en son Ağustos 2005' de babanla gitmiştik. Geçen 5 senede adanın popülerliği dışında pek değişen birşey yok. Otobüste ve otelde yer bulma konusunda epey zorlandık. Alpişim sen sen ol sakın otobüsle Bozcaada' ya gitmeye çalışma. Gece 01:00' da Esenler' den otobüse bindim adaya ayak bastığımda saat 09:30 olmuştu. Bence en iyisi araba ya da daha da iyisi uçak ve Çanakkale' den deniz otobüsü.
Minik bir pansiyoda yer bulduk ve eşyalarımızı bıraktıktan sonra kahvaltı için çıktık. Kahvaltıdan sonra yemek saatine kadar Polente' de oyalandık. Polente 5 sene önce olduğu gibi yine Ada' nın en popüler mekanı. Öğleden sonra Mitos Beach' de yemek yedik.Uzun zamandır bir araya gelemeyen eski üçlü sohpete dalınca neredeyse denize girme saatini geçiriyorduk. Akşam uzun kararsızlıktan sonra Salkım Restoran' da yemeye karar verdik. Yemekler ve minik porsiyonlar bizi hayal kırıklığına uğrattı. Hele garsonumuz tarafından çok methedilen asma yaprağında sardalya, ayıklanmayan kılcıkları ve temizlenmeyen pullarıyla bize zor anlar yaşattı.
Ertesi gün otobüsümüz 13:45' de olduğu için sabah sadece kahvaltı ve kahve keyfi için zamanımız kaldı. Saat 12:00' da feribot ile yolculuk maceramız başladı. Her yeri çiş kokan Esenler garına 21:30' da vardık. Babanla seni görünce sıkıntılı yolculuğu unutuverdim.
çizgi film: çizgilim (anne benim canım çok çizgilim istiyo)
Aslı: Alp seni ısırmak istiyorum!
Alp: Ama anne ben yemek değilim ki.
bozcaadayı hiç görmemiş bir babaanne olarak bu resimleri çok beğendim.allah hepimizi uzun ve mutlu yıllar birlikte yaşlandırsın..
YanıtlaSil