21 Haziran 2010 Pazartesi

Ich bin ein Berliner - yaa bak harbici :)

Merhaba Alpiş, bu satırları sana 23 Nisanı Alman Parlamentosunda kutladıktan sonra yazıyorum. Umarım senin Ali Sami Yen'deki kutlamalarında benzer kaç birkaç coşkuda geçmiştir. Günü özetlemek gerekirse; bir kere Almanya’yı çok özlemişim. Buranın insana huzur veren bir durumu var. Almanya’da en basta döndüğüme pişman oldum. Seni burada büyütsek çok mutlu olurdum herhalde. Neyse bu başka bir yazı konusu...

Dun son derece güneşli bir günde geldik. Hava bir miktar soğuktu ama güneş vurduğunda çok keyifliydi. Önce üç yıldızlıyım diyen ama azıcık harap görünen Türk mahallesi temalı otelimize yerleştik. Daha sonra çok kolay bir metro bağlantısıyla şehir merkezine ulaştık. Sonrasında ise önce Humbolt üniversitesine girdim ve senin için sınıf baktım. Okulu beğendim ama bir de senin görmen gerekecek. Daha sonra üniversitenin karsısında yer alan ve muhtemelen veli toplantılarının gerçekleştirileceğini düşündüğüm Opera binasının acık hava restoranında "Fener'e Opera" eşliğinde ilk sosisimizi ve ilk Hefe'mizi içtik canım oğlum. Tabi ki bu dakikaya kadar da sohbetimizin ana konusu sen ve senin muhteşem repliklerindi. :)

Bundan sonra bizi kültür rüzgarları esir aldı ve kendimizi Berlin’in müze ve sanat galerilerinin arasında taban teperken bulduk. Müze, galeri falan diyorum yanlış anlaşılmasın hepsinin önünden geçmek etrafından geçerken aurasını gözlemleyip yaydığı kokuyu içimize çekmek dışında gezip görmüşlüğümüz yok ;) belki bir başka bahara.

Öğleden sonra Hacksherer Platz’a gidip biraz daha hip ve artsy fartsy tiplerin dolaştığı yerlerde gezdik oradan da klasik “Sehenswurdigkeit” olarak tanımlanacak Berlin duvarının olduğu bölge ve Yahudi anıtını bitirdiğimizde biz de nerdeyse bitmiştik buna rağmen sana bir robot sözümüz olduğunu da unutmayarak Kadewe isimli alışveriş merkezine daldık. Bir sure treasure hunt yaptıktan sonra artık yorgunluktan mıdır nedir bir şey bulamadan geri donduk. Aksam “Whitetrash” adında bir yerde amerikan ve alman mutfağı karışık bir ziyafet çektik. Aslında ben yemek dışında pek bir şey anlayamadım çünkü gözlerim 3 haftadır lens takmamanın verdiği alışkanlıkla lenslerime isyan edince onları atmak zorunda kaldım. Azıcık kor kirpi modunda şehrin gece hayatında dolaştıktan sonra gönlümüz Berlin’de aklımız sende otelimize donduk ve yattık . Umarım yarın da çok güzel bir gün olur.


Dönmedolap' dan Brandeburger Tor Manzarası

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder